Ahlakın Kökeni/Temellendirilmesi

Selam Lâedrî. Giriş yapmayı pek beceremediğim için direk konuya girmek sanırım herkesin yararına olucak.Evet bu yazıda ahlakın kökeni hakkında bir şeyler karalamak istiyorum.Ahlakın kökeni neye dayanır,evrim bize ahlak ile ilgili her şeyi vermektemidir,boş bir levha olarak geliyor insanda toplum mu ona öğretiyor bu ahlaki yargılarını yoksa tanrı insanın içine yerleştirdiği fırtatı gönderdiği din ile birleştirerek mi bildiriyor bizlere ahlakın iyinin kötünün ne olduğunu.Burada yapacağım şey ahlaktan yola çıkarak tanrıya ulaşmak olmayacak ama yinede kıyısından köşesinden bu çıkarımlar yapılabilir.Nihai hedefim ahlakın kökeni ve rasyonel olarak ahlak anlayışının temellendirilmesi hakkında bildiklerimi paylaşmak.Öncelikle etik ile ahlak kavramı arasındaki farka değinmek istiyorum.Kısaca demek gerekirse etik,ahlak felsefesidir ve ahlakı incelediği gibi neden iyi-kötü,erdemli olmak nedir gibi soruları sorar.Yani etik evrenseldir,genel olarak ahlak anlayışlarımızı inceler.Ahlak ise kişilere,toplumlara özgüdür ve davranış biçimleri olarak da ifade edilebilir.Etik bu işin teorisini oluştururken ahlak daha çok pratiğini oluşturur ve biraz da bağlayıcılığı vardır denilebir.Onun için hazcılık,faydacılık,bencillik gibi farklı ahlak anlayışları vardır ama hepsi etike dahildir.Ahlak ile etik arasındaki fark her ne kadar bu yazıda değinmeyecek olsamda önemlidir ve sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır.Son olarak bulduğum kısa bir tanımı da kopyala yapıştır yaparak bu ayrımı tamamlıyorum''Ahlak; değerler sisteminden oluşan kurallar bütünü iken,Etik;ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan felsefe dalıdır.Şimdi ahlak ile ilgili tanımlamamız gereken iki önemli konu var

1)Evrensel ahlak:Hani şöyle kısa bi açıklama yapayım zaten ilerde konu bağlamında bakıldığında hepsi oturucak diye umuyorum.Evrensel ahlak dediğimiz zamanın tüm evrelerinde tüm topluluklar için geçerli olan belli ahlaki yasalarıdır.

2)Objektif ahlak:Bu abimizde kendisini şöyle ifade edebilir,insanların hangi zamanda nasıl davrandığından bağımsız olarak(düşünceden bağımsız) hep var olan ahlakı değerlerdir.Değerler kelimesi yanlış bir kullanım olmamıştır umarım.Yani ana mesaj anlaşıldıysa gerisi önemsiz boşverin.Objektif ahlaka şöyle bir örnek vereyim;diyelim bir topluluk var bu topluluk ensest ilişki yapmayı ahlaksız bulmuyor ve gayette yapıyor.Dünyada ani bir felaket oldu ve sadece bu enset grup hayatta kaldı.Peki şimdi böyle bir durumda dahi ensest yapmak ahlaki olarak kötüdür diyebilirmiyiz ? soruya evet diyorsan işte objektif ahlak budur.

Evrensel ahlak yasalarının olduğunu savunan filozoflar olduğu gibi varlığını reddedenler de vardır.Bunlar konumuz değil isteyen google'a yazıp bir sürü filozof ismi ve terimle cebelleşebilir (kötülemiyorum tabi ama abartıyorlar bazen terimlerin sanki anlaşılmasın diye var bunlar).Ve birde dikkat edilmesi gereken çok önemli bir ayrıntı var.Neden/nasıl ile niçin farkı.Biz bir şeyin neden olduğunu veya nasıl olduğunu sorduğumuzda(genelde ikisi birbirinin yerine kullanılır) bu sorular bilime yöneltilmiş sorulardır ve bilimsel açıklamalar yapılır çünkü neden/nasıl soruları sebeplere yöneliktir.Niçin sorusu ise bir amaç/gayesellik sorusudur.Bir şeyin nedeninin/nasılının açıklaması onun niçininin açıklaması olamaz.Şöyle bir örnek verelim mesela;Henry Ford'a bu arabayı nasıl/neden yaptın yaptın baba diye sorduğumuzda işte bize belli başlı bilimsel açıklamalar yapacak motorun çalışmasından arabanın malzemelerinden bahsedecektir ama ona bu arabayı niçin yaptın diye sorduğumuzda bize işte şu topluma bi katkım olsun ya da ne bileyim atlardan çok sıkıldım gibi açıklamalar yapabilir(belki de sorulmuştur bu soru bilmiyorum :).Burada sanırım neden/nasıl ve niçin farkını anlatabilmişimdir.Hani bunu şunun için diyorum (ilerde daha detaylı bakıcaz),işte ensest yapmıyoruz çünkü biyolojik olarak gen havuzunu daraltmamak ve sakatlıkların olmaması için evrimsel süreç sonucu oluşmuş insan neslinin devamı sağlayan bir bla bla...Sen burada bana ensesti neden yapmadığımızı anlatıyorsun.Bunun niçin kötü olduğunu ya da niçin yapmamam gerektiğin veyahut niçin yapmadığımı değil.Bu ensest örneği çok klişedir aslında ama saatin gece 3 olmasından sanırım aklıma farklı bir örnek gelmedi.Ahlakın nasıl oluştuğuna dair getirilen şu 3 iddiaya bakalım.

insan zihni boş bir levhadır''tabula rasa'' ve doğduğunda hiç bir şey bilmez daha sonrasında toplum ona ahlakı öğretir.İşin aslına bakılırsa son 20-30 yıl içinde yapılan psikoloji deneyleri bu iddianın feci derecede yanlış olduğunu gösterdi.Müthiş bir deney olan ve izlerken çok zevk aldığım (sona linkini koyucam) o bebeklere yapılan kukla deneyleri.O deneyler insanların doğuştan bomboş bir şekilde değil belli ahlaki yargılara sahip olarak dünyaya geldiğini ortaya koydu.Yani bu ahlaki yargılar dediğim şeyler tabi o kadar kompleks olmayan temel iyi-kötü ayrımı,empati ve adalet üzerine yoksa küçücük bebek o saatte o kadının sokakta ne işi var lan(!) yada asonsöre kızlı erkekli biniyorlar şuna bak hele hele (!) demiyor yani.Temel olarak ben deneyi özetleyeceğim. Başlıyorum,arr yuu riddy. Bebeklerin karşılarına 1 oyuncak dolu kutu ve 3 tane de kukla koyuyorlar.Kuklalardan biri oyuncak dolu kutuyu açmaya çalışıyor ama tek başına yapamıyor ve diğer bir kukla ona yardım ediyor.Sonra yine o kukla kutuyu açmaya çalışıyor ama bu sefer 3.kukla kutuyu açmasına engel oluyor.En son yardım eden ve engelleyen kuklalar bebeklere uzatılıp hangisini seviyorsun dendiğinde bebekler yardım eden kuklayı seçiyorlar.Daha tutamayacak kadar küçük olan bebekler ise iyi kuklaya kötü kukladan çok daha uzun süre bakıyorlar.Bir başka deneyde yine o  kuklalar var ve bu sefer top oynuyorlar.Kuklalardan biri top kendine atıldığında topu saklıyor yani geri atmıyor ve oradan uzaklaşıyor. Sanki mahallede topun sahibi çocuğu küstürür de topu alır gider ya sende saf gibi kalırsın orada.Neyse sonra yine o oyuncak kutusunun başına geliyorlar ve demin hinlik yapıp topu alıp kaçan kukla kutuyu açmaya çalışıyor ve bir kukla da ona yardım ediyor.Sonra tekrar açmaya çalışıyor ve diğer kukla ona engel oluyor.En son yardımcı ve engelleyici olan iki kukla bebeğe uzatıldığında bebek bu sefer engelleyici olan kuklayı seçiyor.Çok garip, yani bebek kendi çapında topu çalan kuklayı cezalandırıyor.Yani ilk deneyde bir iyiliğe meyil ikincide de bir adalet duygusunun bilindiği anlaşılıyor.Bir deney daha var ki ondada fıtratımızın güllük gülistanlık değil aslında ırkçılık/kendinden olanı kayırma gibi kötü diye nitelendireceğimiz bir sonuç çıkıyor ortaya.Bebeklere kraker ve kahvaltılık gevrek sunuluyor ve bebek birini seçiyor.Sonra iki kukladan biri krakeri diğeri gevreği seçiyor en sonunda yine kuklalar bebeğe uzatılıyor ve bebek kendisi ile aynı yiyeceği seçen kuklayı seçiyor.Ayrıca bu kendisiyle aynı yemeği seçmeyen kukla o kutuyu açmaya çalışıyor ve yine engelleyici ve yardım eden kukladan bu sefer bebek engelleyen kuklayı seçiyor.Yani kendinden olmayanı cezalandırıyor.Bir de empati deneyleri var bunlar o linkte ki videoda yok.Bebekler başka ağlayan bir bebeğin sesini duyunca o bebekte ağlamaya başlıyor ve empati ahlak için çok önemli bir unsurdur.Şimdi bu deneylerin sonucunda aslında evrensel ahlak yasaları için deneyde de dendiği gibi şöyle bir yargıya varabiliriz.''Bütün insanların ortak paylaştığı bir evrensel ahlak özü vardır'' ama tabi ki bu ahlak özü toplumlar içinde çok fazla dallanıp budaklanır.Mesela spartalılar sakat doğan veya savaşçı olamayacak küçük çocukları öldürüyorlardı.Bu onlar için ahlaksız bir tutum değildi kaldı ki o kadar küçük çocukları da zaten insan olarak görmüyorlardı.Yada platon dinsizlerin öldürülmesi gerektiğini söylüyor.Şimdi ışid gibi yada bazı diğer radikal islamcı terör örgütlerinin bu açıklamalarını gördüğümüzde tüylerimiz ürperiyor ve onları yobaz akılsız ya da başka şekillerde niteliyoruz.Peki platon akılsız biri miydi?Yani her ne kadar bir ahlak özümüz olsa da diğer insanlar içinde bulunduğumuz toplumun ahlak görüşü bizim düşüncelerimizi fazlasıyla etkiler ama şu da var ki her ne kadar toplumlar bu kadar farklılık gösterse de bir sürü ortak değerimiz vardır. Human Universals kitabında Donald Brown bütün topluımlarda görülen 200 ortak özelliği yazar.Bunlar geniş manada farklılıklar gösterse de tüm toplumlarda temelde bulunur mesela kendi kültürünün üstünlüğünü düşünme,hediyeleşme,cinselliğin mahremiyeti,doğum ritüelleri,müzik ilgisi,misafirperverlik vb. Yani temel düzeyde olsa bir evrensel ahlaktan bahsedebiliriz.Sonuç olarak tabula rasa yanlıştır bize ahlakın kökenini vermez.Peki evrim bize ahlakın kökenini verirmi. Aslında evrim diyerek konuyu tanrıdan uzaklaştırmak mantıklı olmaz çünkü evrim tanrının canlılığı yaratma biçimi de olabilir.Bunun için kör ve tesadüfi süreçlere bağlı evrim demek daha uygun.Bu evrim bize ahlaklı olarak vasıflandırdığımız davranışları (yukarıda da dediğim gibi) neden yaptığımızı açıklar ama onları niçin yaptığımızı açıklamaz.İnsanlar doğadaki diğer canlılarla benzer davranışları yapmakla beraber onların yapmadığı bazı davranışları da yapmaktadır veya tam tersi şeklide olabilir.Ayna nöronlar bizim empati kurmamızı sağlar ve bu da karşı taraftaki insanı anlamamızı ve ona göre davranmamızı sağlar ama niçin o şekilde davrandığımızı açıklamaz.Ahlakın açıklamasını sadece evrime bağlarsak birine yardım etmek ve hırsızlık yapmak arasında hiçbir fark olmaz.Çünkü bilim bize sadece var olanın nasıl işlediğini gösterir.Buna göre birinin bir derneğe yardım etmesiyle ayakkabasını bağlaması arasında hiçbir fark kalmaz.Tam hatırlamıyorum ama Bertrand Russell'ın midye sevmek yada sevmemek tamamen beğeni durumudur dediğimizde kimse sıkıntı duymaz ama pedofili için aynısını dediğimizde büyük bir tepki alırız.Böyle bir şeydi dediği şey.Yani demek istiyor ki biz neye göre bir şeye iyi yada kötü diyeceğiz.Bizim dayanak noktamız ne.O kukla deneylerine gelirsek eğer biz o bebeklerin yaptığı davranışları neye göre bu iyi bu adaletli bu kötü diye ayırıyoruz.Eğer bizim objektif ahlakı değerlerimiz yoksa o deneyler sadece bebeklerin nasıl davrandığını açıklar o davranışların iyi yada kötü olduğunu değil.Hem zaten fizik matematik genel olarak denklemdir yani biraz kısır bir cümle oldu ey atinalılar ama demek istediğim bilim sabah kahvaltısında börek var erken kalkarsan yersin geç kalırsan biter der bize ama böreği için erken kalk-MALI-sın diyemez.Aynı şekilde şu davranış iyidir öyle davranmalısın iyilere yardım edip kötüleri cezalandırmalısın diyemez.Bilimden meli-malı cümleleri çıkmaz.Eğer bizim vicdanımız var iyiyi kötüyü ayırabiliriz dersen hitlerin mao'nun vicdanı yok muydu yada akıl her şeyi çözerse platon salak mıydı?Evrim konusunda bir de şuna değinmek lazım, diyorlar ki diğer hayvanlarda insanlarla aynı şekilde davranıyor şempazeler hatta köpek gibi canlılarda da benzer özellikler var.Bu özelliklerin olması demek bunları canlıların ahlaki olarak tercih ettikleri anlamına gelmez.Arılar da kolonisi için türlü fedakarlıklar yapar ama hiçbir böcek bilimci arıların bunu ahlaki farkındalık sayesinde yaptığını söylemez.Canlılar bu davranışları genetiklerinde kodlu olmasından dolayı yapıyorlar ama insan diğer canlılardan farklı olarak davranışları iyi-kötü olarak tartabiliyor ve ona göre karar veriyor. Eğer doğadan ahlaki yargılar çıkarıp insanla bağdaştıracaksak bence karadul örümceği kocaları tarafından gerekli itibarı görmeyen kadınlar için çok işe yarar(!) çünkü (genel olar örümcekler) karadul kocasını çiftleştikten sonra yiyor.Ve eğer biyolojik indirgemecilik yaparsak(evrim her şeyi açıklar gibi şeyler demek biyolojik indirgemeciliktir) aşk,merhamet,sevgi gibi değerlerin hepsi aslında evrimin bir yanılsaması olarak çıkacak karşımıza.Yani bir yan ürün,olmasa da olabilecek olan şeyler.Mesela Richard Dawkins derki;Dna canlılar yararlansın diye değil,dna yararlansın diye vardır.Tabi öncesinde uzun bir konuşma yapar.Yani Olayları sadece evrimsel süreçlere indirmek bize ahlakın temelini vermediği gibi neden ahlaklı olmalıyım bunlar ahlaklıyken bunlar neden ahlaksız davranışlar gibi sorularında ne yazık ki cevabını veremez. Peki ahlakın kökenini bize ne verir yani ahlak denilen şeyi temellendirmek için bize ne lazım?Başta tanrı ve onun gönderdiği din olmak üzere evrim,toplum,kültür,akıl ve daha bir çok şey lazım.Ama tabi ki temellendirmek için tanrının gönderdiği din lazım.Sadece tanrı olması da yetmez çünkü bizle iletişime geçmedikçe biz hala neyin ahlaklı olup olmadığını bilemeyiz ve neden ahlaklı olup olmamamız gerektiğini de. Buradan tabi ki ateistler yada dinsizler ahlaksızdır teistler ahlaklıdır diye bir önerme çıkmaz pekala ateist biri iyi denilen davranışı yapabileceği gibi müslüman da kötü denilen bir davranışı yapabilir ama temellendirme işine gelince ateist olduğu yerde bekler.Ona göre ahlak keyfi olmak zorundadır.Etikte üretilmiş olan hazcılıktır bilmem nedir bütün ahlak anlayışları keyfidir ve hiçbir dayanağı temellendirmesi olamaz.Ateist yada deist vb. herhangi biri için en makulu dostoyevskinin dediği gibi ''tanrı yoksa her şey mübahtır''olmalı.Teoride bu olsun ama tabi ki pratikte çok sakıncalı sonuçlar doğurur.Son kısımlara doğru gaza gelip fazla hızlandım ama son olarak demek gerekirse din olmadan yapılan tüm ahlak anlayışları keyfidir ve temellendirilemez.Evrim bize ahlakın temelini vermez evrim sadece nedensel örgüleri davranışlarımızı,onları neden öyle yapıp onlara sebep olan diğer nedenleri açıklar yoksa gelipte bize pedofili kötü bir davranıştır demez çünkü bu bilimin konusu değildir ve insan boş bir zihinle dünyaya gelmez.Bunlar demek oluyor ki rasyonel olarak ahlakı temellendirmek istiyorsak bir dine muhtacız yoksa hep bir yan ürün;yanılsama hatta tam olarak ne idüğü belirsiz bir şey olarak kalacak.Yani uzun lafın kısası,iyi ki Allah var.

Dipnot*Tanrının insanı hem o evrimsel süreçle yaratıp alt yapıyı göndereceği vahye göre hazırlaması ve gönderdiği din ile de uyumlu şekilde iyiyi kötüyü bildirmesi çok daha makuldur.

Link*https://youtu.be/Z4eGJq0rjw0

Lâedrî

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder